Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Tüm dünyayı etkisi altına alan Blockchain yani blok zinciri, bloklar halindeki işlem kayıtlarını eşler arası düğümler aracılığıyla birbirine bağlayan ve ağda zincir şeklinde tutan güçlü bir veri tabanı yapısıdır. Çeşitli veri tabanlarını saklayan bu yapıya bir başka tabir ile “dijital defter” denilmektedir. Herhangi bir kişiye ya da merkeze bağlı olmayan Blockchain, halka açık bloklar şeklinde çalışan şeffaf bir veri tabanı sistemidir. Blok zinciri sistemine dahil olan cihazlar aracılığıyla etkileşim kurulabilen sistem hiçbir şekilde dışarıdan müdahaleye izin vermemektedir. Peki, son yılların en popüler sistemi dünden bugüne nasıl bir yolculuktan geçti biliyor musunuz?

Blockchain sisteminde veriler değiştirilemez, kurcalanamaz ve geri alınamaz!

1991 yılında Stuart Haber ve W. Scott Stornetta adlı iki bilim insanı ile başlayan bu yolculuk, günümüzün en önemli teknoloji sistemlerinden biri haline geldi. Dijital belgelerin hesaplanması için zaman damgalı farklı bir çözüm bulan ikili, sundukları teknoloji ile dijital dünyanın en önemli sistemlerinden birine imza attı. Sistemin çıkış noktası blockchain teknolojinin avantajlarını gözler önüne sererken; verilerin değiştirilemez, kurcalanamaz ve geri alınamaz özelliklerini avantajlarının yanı sıra sundu. 

Şeffaf planı ile öne çıkan bu sistem, zaman damgalı belgeleri saklamak için kriptografik olarak güvenli bir blockchain ağını kullanmaya başladı. 1992’de ise Merkle ağaçları tasarıma dahil edildi ve bu şekilde birden fazla belgenin tek bir blokta toplanması sağlanmış oldu. 1992 yılında yapılan bu hamle ile sistem daha verimli bir hale getirildi. Tüm bunların yanı sıra gelişme aşamasındaki bu teknoloji kullanılmadı ve pantenti, Bitcoin’in çıkış yılından dört yıl önce yani 2004 yılında sona erdi.

RPoW

Blok zinciri teknolojisinin kullanımının sona ermesinin ardından bilgisayar bilimcisi ve kriptografik aktivist Hal Finney, 2004 yılında Yeniden Kullanılabilir Proof of Work sistemini tanıttı. RPoW olarak kısaltılabilen sistem, Hashcash tabanlı proof of work token alarak çalışmaya başladı. Kısa bir süre sonra karşılığında kişiden kişiye aktarılabilen RSA imzalı token oluşturuldu.

Yeniden Kullanılabilir Proof of Work sistemi, çift harcama sorununu çözerek kullanıcılara büyük oranda kolaylık sağladı. En genel açıklamayla, tokenların mülkiyetlerini dünyanın her yerindeki kullanıcıların gerçek zamanlı olacak şekilde kontrol etmesine olanak sağlayarak, verilerin doğruluğunu ve bütünlüğünü kontrol edilmesine izin vererek dikkatli bir şekilde tasarlanmasına yardımcı oldu. Bu sayede güvenilir bir sunucuda tutulan veriler çift harcama sorununun ortadan kalkmasına olanak sağladı. Yeniden Kullanılabilir Proof of Work (RPoW) bu çözümle kripto para tarihinin öne çıkan başlangıç adımlarından biri olarak görüldü.

Blockchain teknolojisi ve Bitcoin ilişkisi

Satoshi Nakamoto, 2008 yılında yayınladığı Whitepaper ile Bitcoin’in detaylı bir anlatımını gerçekleştirdi. Yayınlanan bu rapor sonrası Bitcoin’in kullanım alanları zenginleşti ve ödeme seçeneği olarak kullanıma sunuldu. Enflasyon nedeniyle günlük kullanım seçeneklerine uygun görülmeyen Bitcoin, zamanla blockchain teknoloji ile geliştirildi. Yapılan geliştirilmeler sonrası blockchain teknolojisi dünyanın dört bir yanına yayıldı.

İlk blok zinciri inovasyonu ile dünyanın en büyük bankaları arasında yer alan ABD yatırım bankası Goldman Sachs, blockchain teknolojisinden yararlanarak kendi blok zincirini kurdu. Ardından Avustralya hükümeti ve IBM arasında tam tamına 1 Milyar dolarlık anlaşma imzalandı. Tüm bu gelişmeler sonrası Dubai hükümeti, dünyanın ilk blockchain destekli hükümeti olacağını duyurdu. Sektördeki bu büyük gelişmelerin ardından 2010 yılında ilk Bitcoin borsası kuruldu.

Enteresan bilgi: 22 Mayıs 2010 yılında Florida’da yaşayan Laszlo Hanyecz, o yıllarda 41 dolara denk gelen 10.000 Bitcoin ile pizza sipariş etti. İki büyük boy pizza satın alan Laszlo Hanyecz siparişinin ardından tarihe geçti.

Belirli kurallar çerçevesine alınmayan Bitcoin kısa bir süre içerisinde anonim işlemler için kullanılmaya başlandı. Popülerliği artan Bitcoin para biriminden sonra insanların kendi paralarını yapmaya başlamasıyla, zamanla LiteCoin, SwiftCoin, Ripple ortaya çıktı.

Akıllık sözleşmeler dönemi

Bitcoin sonrası birbirinden farklı pek çok proje blok zinciri kullanımına başladı. 2013 yılına gelindiğindeyse, Vitalik Buterin isimli 19 yaşındaki bir genç blok zinciri teknolojisi aracılığıyla yarattığı akıllı sözleşmeler kavramını tanıttı. Akıllı sözleşmeler sistemi, anonim taraflar arasındaki işlem güvenliğini tutarlı bir şekilde gerçekleştirirken, aynı zamanda geri alınamaz işlemlerin yapıldığı etkili bilgisayar programlarıdır.

Akıllı sözleşmeler dönemi ile Ethereum projeleri de popülerliğini arttırmaya başladı. Özellikle merkezi olmayan uygulama inovasyonları sayesinde güvenilir platformlar sağlayarak güven duygusunu kamçıladı. Bu gelişmeler sonrası Bitcoin fiyatından büyük bir yükseliş söz konusu oldu. Bitcoin 1.000 dolara eş değer oldu ve anında geri çekildi. Bu artış sonrası Çin hükümeti, ülkedeki bankaların Bitcoin transferi yapmasını engelledi. Ardından teknoloji borsası NASDAQ; hız, verim ve maliyet alanında değişikliğe gitmek için blockchain denemesi başlattı.

2016 yılının temmuz ayına geldiğimizde ise IBM, Singapur’da blockchain yenilik araştırma merkezi çalışmalarına başladı. Google, Amazon Microsoft ve IBM gibi dünya devi şirketler blockchain işlemlerini müşterileri aracılılığıyla test etmeye başladı.

Blockchain teknolojisi, yeni medya ve ana akım medyasına uzanarak dünyanın en popüler işlemlerden biri haline geldi. Dahası gelişen ve değişen dünyaya uyum sağlamak için pek çok şirketin yönünü değiştirdi. Günümüzün teknoloji hizmetlerine başka bir boyut kazandıra Blockchain, önümüzdeki yıllarda şaşırtan sürprizlere gebe görünüyor. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda bizimle paylaşmayı unutmayın…